Arnavutluk bir tarafında Montenegro (Karadağ), diğer tarafında Kosova ve Makendonya ile sınır. Güney’den ise Yunanistan’a komşu. Balkanlarda daha önce hiç dikkatimi çekmeyen bir ülke olmuştur. Arnavutluk benim için sanki bir ülke değil de sınırımızın bile olmadığı toprak parçası gibiydi. Bir çok göçmen aldığımız Osmanlı toprağı. Ondan mıdır sanki çok da keşfedilecek bir şey yoktur diye düşünmüştüm. Aslında en olmadık yerlerde bile kocaman sürprizler bizi bekliyormuş haberimiz yokmuş.
Rotamız 2019 Ramazan bayramı tatili için Atina ve civar adalardı, ama vize alamadık. Tüm biletler yarı fiyatına geri verildi, vize ücretleri yandı iadesi yok. Ayrıca içimizde kaldı ayrıntılı yaptığımız onca plan. Nasip dedik, gezgin arkadaşlarımıza danıştık 1 hafta gibi kısa bir sürede ayarlayabileceğimiz en güzel rotalar Ürdün, Arnavutluk ve Montenegro olmuştu. Arnavutluk ve Montenegroyu birleştirip, Arnavutlukta deniz tatilini de ekleyiverdik.
Yeni havalimanından 07:40 olduğu İçin uçuşumuz oldukça erken yola koyulduk, turkuaz taksiler ile 170 tl tutuyor Kadıköy bölgesinden. Havalimanına ilk adım atmamız bu uçuşla oldu, Sabiha gökçen rahatlığından sonra heni havalimanından biraz zorlanacağız. Uçuşa kadar herkes bayıldı, çocuklar uyudu. Ramazan’ın son 3 günü olduğu için ayrı bir yorgunluk vardı. O gün için orucumuzu seferi olarak tutmadık, yorucu yolculuklarda böyle bir izin mümkün.
Vardığımızda Tiran’ın çok küçük bir havalimanı olduğunu gördük, tüm işlemleri kolayca halledebilir ve araba kiralayabilirsiniz. Araba kiralayıp tuttuğumuz eve gideceğiz ama oto kiralama firmalarına soruyoruz çocuklar koşuşturuyor. Anlaşma
k mümkün değil. Türk arkadaşlara sorduk çok önceden kiralamışlar ve günlüğü 35 Euro gibi bir fiyat buldukları için çok mutlularda. Biz sorduk, 40 Euro dedi hertz firması, eşim son anda caydı, ben sinir küpü. Çocuklar durmuyor, aç ve uykusuzlar. Böyle 20 dak sefillik yaşarken birden bir kız geldi ve araba var kiralar mısınız dedi. İçimde tuhaf hisler, kim bu, kaça kiralar filan. En sonunda sıfır bir arabayı pazarlıksız günlük 20 Euro’ya kiraladık, şansımıza sıfır araba geldi nasıl mutluyum anlatamam. firma yine Hertz oldu. Çocukları aldığımız gibi eve geçtik. Tuttuğumuz ev maalesef tiranın labirent sokaklarının içinde zor buluyoruz, temiz bir dubleks daire. Ev sahibi çok şeker ama banyolar ve tuvalet ortak. Defalarca baktığım halde buna dair hiç bir bilgi yok booking.com sayfasında. Ev sahipleri ile birlikte kalan tek biz olduk ama çok rahatsız olduk. Tiran’da ev tutacaksanız park yeri konusunda ve ortak banyo konusunda detaycı olun. Tiran’da kalmak da mecburi değil şehir dışında bile kalınabilir ulaşım çok kolay. Tiran sokakları çok değişik, paralel çıkmıyor, trafik her an yoğun. Labirent gibi sokaklarda bu zorlu mücadeleye hiç gerek yok. Gezilecek yerler çok yakın birbirine. Ayrıca sadece Tiran için tek gün yeter de artar bile.
Kaldığımız apartmanın terasından görüntü
İlk gün geldiğimiz gibi uyuduk ve uyandığımızda akşam olmak üzereydi. Hemen meydandaki (İskender bey meydanı) eserleri görmek için koştuk. Arabayı caminin tam karşısındaki çıkmaza park ettik, para ödemedik. Saat kulesini ve Ethem bey camini karşınızda görecek şekilde park edebilirsiniz, kafeler var bir kaç tane, polis de park ediyor buraya sorun yaşamazsınız.
Biz Arnavutluk’ta hiç park ücreti ödemedik. Ethem bey Cami, ulusal tarih müzesi, İskender bey heykeli, bunkart2 sığınak, city hall, saat kulesi, reja the cloud (sanat merdiveni diyorum ben), ilovetiran yazısı, ve restoranları 2 saat sürmeden geziverdik. Hatta city hall önünde çocukların ilgisini çeken şeker heykellerde oyalandık epeyce. Böyle ufak aralar çocuklu ailelerin olmazsa olmazları, çocukların kendilerine ait bir zaman dilimi olması şart. Burada ayrıca çocuklarım oyalanabileceği bir köşe yapmışlar pek memnun oldu. Piazza Scanderbeg iskender Bey meydanı diye geçiyor burası, heykelin biraz ilerisinde fıskiyeler ve arkasında minik bir lunapark çocuklar için alternatif.
Heykeli arkanıza aldığınızda Tiranı seviyorum işaretine doğru gidiyor olacaksınız. Karşısında Reja the cloud modern sanat galerisi ve dışındaki ikonik yapıyı göreceksiniz. Yanındaki sokakta yemek çarşısı kuruluyor, kafeler var. Öyle yerel şeyler aramayın nedense hepsi pizza patates kızartması bile bulamadık bazısında. Bu cadde Shtëpia Muze de familjes Toptani üzerinde daha güzel restoranların olduğu bir kompleks göreceksiniz Kalaja e tiranes.
Bleri Dervishi dünyaca ünlü bir şef, masterchef yarışmasında ismini göstermiş
Yemek yiyebileceğiniz güzel restoranların toplandığı bir yer, meşhur şeflerin restoranları da var. Ucuz olduğunu söyleyemeyeceğim. Karşısında TOPTANI yazan avm var. Burada ve tüm Balkanlar’da Türkçe kelimelere rastlayabilirsiniz. AVM’lere verilen isim TOPTANI, içlerindeki bir çok mağaza Türk firmaları penti, LCW, Özdilek ve şu anda aklıma gelmeyen bir çok mağaza daha var. İçten içe bir gurur da sarıyor beni. Ayrıca bir çok ismin Türkçeden kalma olduğunu anlamak mümkün. Dervishi isimli şef ülkenin gururu olmuş ŞEFler yarışmasında Arnavutluğun ismini dünyaya tanıtmış.
İskender bey heykeli ve Ethem bey Camii
İskender bey asıl ismi ile Gergi Kastrioti aslında kendi ülkesinde Kruge bölgesini yöneten bir Bey Baba Gjon Kastrioti. Osmanlı'ya yenilince en küçük oğlunu devşirme olarak Osmanlı devletine verir. Sarayda eğitim almış ve epey yükselmiş olan İskender Bey babası ölünce bölgeye yönetici olarak atanmaz ve Macarlara katılarak Balkanlarda arkasını Osmanlıya dönmüş olur. Osmanlı düşmanlarından Venedikliler ile oldukça kuvvetli anlaşmalar yapmış.Kısa süreli işe yaradıysa da uzun süreli kurtarmamış ve odur budur Arnavultuk kurtlar sofrasında hep bir yem olarak kalmış. 2000lerde akvaryumdan dünyaya bakan bir ülkeden bahsediyoruz, hemen hemen her şeye çok aç ve yabancı.a
Tiran’a gittiğimizde henüz Ramazan ayı olduğundan camii ziyaret yapmak istedik. Bosna ile karşılaştırdığınızda buradaki camii sayısı oldukça az ama kolay ulaşılır. İçerisinde belli başlı cemaat var.
Camilerin içerisinde ayrı bir Bölmede tuvalet ve abdest alma yeri oluyor. Bence bu şekli hiç hijyenik değil. Camide iftar hazırlığı vardı, ibadet edenler, dinlenenler, huşu içerisinde iftarı bekliyordu. Biz iftara katılmadık.
Arnavutluk ismi Kartal ve sığınaklar memleketi olarak biliniyor. Arnavutçada Shqipëria olan ismi “kartallar ülkesi” anlamına geliyor.
Geleneksel kıyafetler, tüm balkanlarda benzerlerini görebilirsiniz
Osmanlı’dan 1912’de ayrılan Arnavutluk, 1939’de İtalyanlar ve 1943’de Almanlar tarafından işgal edilmiş. Ülkenin kimlik bunalımı 1944’te komunist partinin ülkeyi ele geçirmesi ile devam etmiştir. 46 yıl bir ayakkabı kutusunda izole yaşananın ülkeye hiç bir faydası olmadı. Bu süreç içerisinde oldukça kısıtlamalı bir yaşam, bolca toplumsal baskı ve zülüm ile yılları geçirdi.